23 Ekim 2009 Cuma

Günaydın

Günaydın.. Dün gece rüyamda seni görmedim.
Bir nehir gibi akmıyordun kıyısından gözlerimin, saçların uzanmıyordu bir patika gibi uzadıkça daralan bir düşün en karanlık sonuna. Dün gece ağladım.
Dün gece rüyamda değildin, yanımda hiç değil. Aynı kıtanın farklı coğrafyalarında, teraslarından sarkıp eski dökük evlerin birbirimizi düşünmüyorduk, ortak bir yaşanmışlığımız yoktu çünkü bizim. Dün gece yaşlandım.
Gece rüyamda değildin, geceyi kızıl geçe doğarken güneş. Hayır hayır rüyamda değildin, düşlerimde sadece.. Kırık bir dal, rüzgarda yitip gitmemek için çaresizce belki, doğup büyüdüğü bir başka dala tutunan. Dün gece tutuldum. Unutuldum.
Dün gece hiç bir yerini aydınlatmıyordun bu karanlık ülkenin loş ışıklı şehrinin ve vaad etmiyordun hiçbir şekilde ne dolunayı ne de yakamoz parıltısını. Metal metale çarpınca kıvılcım ışıltısını. Sadece gürültüsünü... Dün gece bu yüzden rüyamda seni görmedim. Utandım.

Sahiplik eklerini kelimelerin sonuna getirerek bayağı bir anlatımla ben seni kirletmek istemedim. Bu yüzden yazmadım seni, bu yüzden düşünmedim. Siyah saçlarınca uzanan, gözlerinde son bulan bir dolaşımdı benimkisi. Büyük dolaşımımı küçük dolaşımıma bağladım sırf bu yüzden. Hayatın anlamı aşk olsun diye sadece senin yanında dolaştı fikrim, zikrim yalnızca kur-anı Kerim, kelimelerim yalnızca kurban-ı sen-in.

1 yorum:

Sade dedi ki...

iki nokta.